Çek
Cumhuriyeti’nin başkenti
ve en büyük
şehri
olma özelliğini
taşıyan
Prague Vlatna nehri üzerinde
bulunur. 2. Dünya
Savaşından
neredeyse hiç
hasar almayan şehir,
içerisinde
yürürken insana adeta eski çağda
bir avrupa ülkesinde dolaşıyor
hissiyatı
veriyor. Köprüleri,
meydanları,
kiliseleri ve yüksekte
bulunan seyir tepeleriyle birlikte Avrupa’nın popüler turistik
şehirlerinden
birtanesi kendisi.
Eğer
gitmeyi düşünüyorsanız bence yaz veya ilkbahar aylarında tercih
edin. Çünkü benim seyahat ettiğim tarih kışa denk gelmesine
rağmen yine de hareketli ve canlıydı fakat soğuk cidden rahatsız
edici oluyor. Hemen hemen her yerini gezdik fakat fazlasıyla
üşüdük.
Kısacası görmek gereken yerleri özetlersek,
1.OLD TOWN MEYDANI
Prague şehrinin göbeğinde bulunan 2 ana meydandan birtanesidir kendileri. Şehrin en eski meydanı olma özelliğini de taşıyor ayrıca. Meydan bir çok kafe,bar,restoran,market, ve her çeşit dükkana ev sahipliği yapmaktadır. Meydanı gezerken rahatça bir şeyler yiyip,içebilirsiniz. Fiyat olarak oldukça uygun kendi para birimleri olan ‘’Çek Korunası’’ nı kullanıyorlar. Yanılmıyorsam 1 euro 27 Çek korunasına denk geliyor olması lazım ya da o civarlarda bir şeyler.
Gördüğününz
gibi hava kapalı fakat yine de cıvıl cıvıl ve renkleriyle
büyülüyor. Bu arada Avrupa’nın en ünlü meydanlarıdan biri
olan Old Town Meydanı 1992’den beri UNESCO Dünya Mirası
Listesi’nde yer alıyormuş bu da ufak bir anektod.
2.ASTRONOMİK SAAT KULESİ
2.ASTRONOMİK SAAT KULESİ
Old
Town meydanında bulunan Old Town Hall (eski belediye sarayı)
üzerinde astronomik saat kulesini görebilirsiniz. Meydana oldukça
yakın hatta yan yana bile diyebiliriz. Binanın İçini rahatça
gezebilir ve makul bir ücret karşılığında tepesine tırmanıp
enfes Prague şehirine yüksekten bakabilirsiniz. Mesela yukarıdaki
fotoğrafı ben şahsen tepeden çektim:)
Burada
gördüğünüz saat Dünya’nın çalışan en eski saati unvanını
taşıyor ve 1400’lerde yapılmış. Saatte bulunan 12 saat dilimi
12 burcu temsil ediyormuş, saaat 3 kısımdan oluşuyor ve 4 adet
heykel mevcut ve her heykel farklı şeyleri temsil ediyor, mesela
iskelet heykeli ölümü, yahudi heykeli açgözlülüğü vs. Kendi
kültürlerince anlam yüklemişler anlayacağınız. Fakat saatin
asıl olayı her saat başında gerçekleşen ufak animasyon. Bu
animasyon tam olarak ne derseniz saat başı geldiğinde içerisinden
heykeller çıkıp zil çalıp ses çıkarıyorlar. Zaten
gittiğinizde önünde saat başının gelmesini bekleyen yüzlerce
turist görebilirsiniz. Bana sorucak olursanız bu 1 dakikalık
gösteri için saat başını beklemeye hiç ama hiç değmezmiş:) . Çok ilgi çekici gelmedi bize ‘’ aa bu muymuş?’’ oluyor
insan gösterinin sonunda:).
3.CARL KÖPRÜSÜ (CHARLES BRİDGE)
3.CARL KÖPRÜSÜ (CHARLES BRİDGE)
Görülmesi
gereken yerlerden biri de nehir üzerinde bulunan bu köprüdür.
Kendisi Old Town ve Prague Kalesi’ni birbirine bağlıyor. Prague
seyahatinizde bu köprüyü atlamak olmaz tabii ki, köprüde
yürürken nehiri ve sahil kenarını gözlemleyip bol bol
fotoğraflar çekebilirsiniz. Mesela aşşağıdaki gibi:).
Köprünün
üzerinde çalgıcıların çaldığı müzik eşliğinde yürürken,
yerlilerin açtığı hediyelik eşya tezgahlarından yakınlarınıza
hediye almak mümkün.
4.JOHN
LENNON DUVARI (JOHN LENNON WALL)
Lennon’
u tanıdığınızı varsayarak başlıyorum bahsetmeye
, bu duvar 1980 lerde inşa edilen normal bir duvarken, gelen giden
insanların duvarın üzerine bolca graffiti yapması, özlü sözler
, şarkı sözleri , sevdiklerinin isimlerini yazmasıyla beraber
oldukça renkli bir görünüme sahip olmuş zamanla.
Lennon
duvarı denmesinin nedeni Lennon öldüğünde ertesi gün ispanyol
bir sanatçı bu duvara Lennon’u çiziyor fakat polis siliyor sonra
tekrar çiziliyor falan derken gel zaman git zaman yukardaki hali
almış. Bence çokta güzel ve renkli olmuş. Aralarda dikkatli
bakarsanız Lennon’u görebilirsiniz:).
Günümüzde sevgi ve barışı temsil ettiğine inanılıyor. Bence
gidin bir selfie yapın önünde gayet hoş bir yer.
PRAGUE’ DA NE YENİR
DİYE SORARSAK?
Tabii ki akla ilk gelen şey trdelnik!!. Telafuz edene kadar canımız çıktı vallahi. Bildiğimiz hamuru şişe geçirip fırınlıyorlar ve fırınlama işleminden sonra tarçın ve şeker tepsilerinde yuvarlayarak isterseniz ek olarak çikolatalı krema veya reçel gibi şeylerle size sunuyorlar. Trdelnik’i Prague’ da görmeme imkanınınz kesinlikle olamaz her köşede, her sokakta, her meydandalar adeta. Old Town da yürürken bir sürü satıcının arasından geçerek yürüyor ve alıyorsunuz illa ki bir tane sizde.
Pekala
tadına gelicek olursak, bana oldukça fazla şekerli geldi ve
fazlada bir numarası yokmuş gibi heheh:).
(Çaktırmayın bizim ay çöreğimiz falan daha afilli bunlardan).
Tabii ki turistlerin oldukça ilgisini görmek mümkün burada,bence
Prague halkı da yemiyorlar o kadar:).
Onun
dışında kendilerine has veya ayrı bir mutfakları yok şehirin
içerisinde her çeşit restoran bulmak mümkün italyan,fransız,
tabii ki döner veya herhangi bir fastfood tarzı yemek. Biz bir gün
pizza diğer gün ise makarna yemiştik mesela. Fiyatlar dediğim
gibi oldukça uygun. Konaklama açısından da oldukça makul geldi
bize Old Town’ a yakın bir otelde kalmamıza rağmen cüzzi bir
rakam ödemiştik.Ulaşıma gelicek olursak şehrin içerisinde
ingilizce tabela,bir yazı veya bir ibare bulmak oldukça zor:/.
Orada yaşayan bir tursite denk gelirseniz nasıl ulaşım
sağlanacağı konusunda yardımcı olabilir size. Otobüs, metro ve
tramvayla seyahat ettik biz turistik merkezlere bilet sanırım sms
yoluyla alınıyordu, metroda jeton almak için makine vardı ama
çalıştıramadık ne yazık ki :/ biraz zorluğunu çektik yani
anlayacağınız. Evet 2 güne sığdırabildiğim Prague maceram bu
kadardı elimden geldiğince aktarmaya çalıştım size sürç-i
lisan ettiysem kusura bakmayın hoşçakalın:).
EDİT: EMRE SENEL
NOT:FOTOĞRAFLAR
BANA AİTTİR.
Yorumlar
Yorum Gönder