2 Günlük Prague Dinlencesi’nden Notlar - Mart 2017


Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve en büyük şehri olma özelliğini taşıyan Prague Vlatna nehri üzerinde bulunur. 2. Dünya Savaşından neredeyse hiç hasar almayan şehir, içerisinde yürürken insana adeta eski çağda bir avrupa ülkesinde dolaşıyor hissiyatı veriyor. Köprüleri, meydanları, kiliseleri ve yüksekte bulunan seyir tepeleriyle birlikte Avrupa’nın popüler turistik şehirlerinden birtanesi kendisi.




Eğer gitmeyi düşünüyorsanız bence yaz veya ilkbahar aylarında tercih edin. Çünkü benim seyahat ettiğim tarih kışa denk gelmesine rağmen yine de hareketli ve canlıydı fakat soğuk cidden rahatsız edici oluyor. Hemen hemen her yerini gezdik fakat fazlasıyla üşüdük. Kısacası görmek gereken yerleri özetlersek,

1.OLD TOWN MEYDANI


Prague şehrinin göbeğinde bulunan 2 ana meydandan birtanesidir kendileri. Şehrin en eski meydanı olma özelliğini de taşıyor ayrıca. Meydan bir çok kafe,bar,restoran,market, ve her çeşit dükkana ev sahipliği yapmaktadır. Meydanı gezerken rahatça bir şeyler yiyip,içebilirsiniz. Fiyat olarak oldukça uygun kendi para birimleri olan ‘’Çek Korunası’’ nı kullanıyorlar. Yanılmıyorsam 1 euro 27 Çek korunasına denk geliyor olması lazım ya da o civarlarda bir şeyler.




Gördüğününz gibi hava kapalı fakat yine de cıvıl cıvıl ve renkleriyle büyülüyor. Bu arada Avrupa’nın en ünlü meydanlarıdan biri olan Old Town Meydanı 1992’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyormuş bu da ufak bir anektod.


2.ASTRONOMİK SAAT KULESİ


Old Town meydanında bulunan Old Town Hall (eski belediye sarayı) üzerinde astronomik saat kulesini görebilirsiniz. Meydana oldukça yakın hatta yan yana bile diyebiliriz. Binanın İçini rahatça gezebilir ve makul bir ücret karşılığında tepesine tırmanıp enfes Prague şehirine yüksekten bakabilirsiniz. Mesela yukarıdaki fotoğrafı ben şahsen tepeden çektim:)




Burada gördüğünüz saat Dünya’nın çalışan en eski saati unvanını taşıyor ve 1400’lerde yapılmış. Saatte bulunan 12 saat dilimi 12 burcu temsil ediyormuş, saaat 3 kısımdan oluşuyor ve 4 adet heykel mevcut ve her heykel farklı şeyleri temsil ediyor, mesela iskelet heykeli ölümü, yahudi heykeli açgözlülüğü vs. Kendi kültürlerince anlam yüklemişler anlayacağınız. Fakat saatin asıl olayı her saat başında gerçekleşen ufak animasyon. Bu animasyon tam olarak ne derseniz saat başı geldiğinde içerisinden heykeller çıkıp zil çalıp ses çıkarıyorlar. Zaten gittiğinizde önünde saat başının gelmesini bekleyen yüzlerce turist görebilirsiniz. Bana sorucak olursanız bu 1 dakikalık gösteri için saat başını beklemeye hiç ama hiç değmezmiş:) . Çok ilgi çekici gelmedi bize ‘’ aa bu muymuş?’’ oluyor insan gösterinin sonunda:).


3.CARL KÖPRÜSÜ (CHARLES BRİDGE)


Görülmesi gereken yerlerden biri de nehir üzerinde bulunan bu köprüdür. Kendisi Old Town ve Prague Kalesi’ni birbirine bağlıyor. Prague seyahatinizde bu köprüyü atlamak olmaz tabii ki, köprüde yürürken nehiri ve sahil kenarını gözlemleyip bol bol fotoğraflar çekebilirsiniz. Mesela aşşağıdaki gibi:).


Köprünün üzerinde çalgıcıların çaldığı müzik eşliğinde yürürken, yerlilerin açtığı hediyelik eşya tezgahlarından yakınlarınıza hediye almak mümkün.


4.JOHN LENNON DUVARI (JOHN LENNON WALL)


Lennon’ u tanıdığınızı varsayarak başlıyorum bahsetmeye , bu duvar 1980 lerde inşa edilen normal bir duvarken, gelen giden insanların duvarın üzerine bolca graffiti yapması, özlü sözler , şarkı sözleri , sevdiklerinin isimlerini yazmasıyla beraber oldukça renkli bir görünüme sahip olmuş zamanla.


Lennon duvarı denmesinin nedeni Lennon öldüğünde ertesi gün ispanyol bir sanatçı bu duvara Lennon’u çiziyor fakat polis siliyor sonra tekrar çiziliyor falan derken gel zaman git zaman yukardaki hali almış. Bence çokta güzel ve renkli olmuş. Aralarda dikkatli bakarsanız Lennon’u görebilirsiniz:). Günümüzde sevgi ve barışı temsil ettiğine inanılıyor. Bence gidin bir selfie yapın önünde gayet hoş bir yer.


PRAGUE’ DA NE YENİR DİYE SORARSAK?

Tabii ki akla ilk gelen şey trdelnik!!. Telafuz edene kadar canımız çıktı vallahi. Bildiğimiz hamuru şişe geçirip fırınlıyorlar ve fırınlama işleminden sonra tarçın ve şeker tepsilerinde yuvarlayarak isterseniz ek olarak çikolatalı krema veya reçel gibi şeylerle size sunuyorlar. Trdelnik’i Prague’ da görmeme imkanınınz kesinlikle olamaz her köşede, her sokakta, her meydandalar adeta. Old Town da yürürken bir sürü satıcının arasından geçerek yürüyor ve alıyorsunuz illa ki bir tane sizde.
Pekala tadına gelicek olursak, bana oldukça fazla şekerli geldi ve fazlada bir numarası yokmuş gibi heheh:). (Çaktırmayın bizim ay çöreğimiz falan daha afilli bunlardan). Tabii ki turistlerin oldukça ilgisini görmek mümkün burada,bence Prague halkı da yemiyorlar o kadar:).



Onun dışında kendilerine has veya ayrı bir mutfakları yok şehirin içerisinde her çeşit restoran bulmak mümkün italyan,fransız, tabii ki döner veya herhangi bir fastfood tarzı yemek. Biz bir gün pizza diğer gün ise makarna yemiştik mesela. Fiyatlar dediğim gibi oldukça uygun. Konaklama açısından da oldukça makul geldi bize Old Town’ a yakın bir otelde kalmamıza rağmen cüzzi bir rakam ödemiştik.Ulaşıma gelicek olursak şehrin içerisinde ingilizce tabela,bir yazı veya bir ibare bulmak oldukça zor:/. Orada yaşayan bir tursite denk gelirseniz nasıl ulaşım sağlanacağı konusunda yardımcı olabilir size. Otobüs, metro ve tramvayla seyahat ettik biz turistik merkezlere bilet sanırım sms yoluyla alınıyordu, metroda jeton almak için makine vardı ama çalıştıramadık ne yazık ki :/ biraz zorluğunu çektik yani anlayacağınız. Evet 2 güne sığdırabildiğim Prague maceram bu kadardı elimden geldiğince aktarmaya çalıştım size sürç-i lisan ettiysem kusura bakmayın hoşçakalın:).








EDİT: EMRE SENEL

NOT:FOTOĞRAFLAR BANA AİTTİR.





Yorumlar