GÜÇLÜ KADINLAR...



Kısık ateşte kendi suyuyla pişen hayatlar, kendi yağıyla kavrulan kaderler, kaderine hükmedebilen ve hüznü bilen güçlü kadınlar.

Farklıdır acıdan önceki ve acıdan sonraki kadınlar.

Raflarındaki kavanozlarda biraz baharat, biraz da yaşanmışlık biriktiren, bir taşı denizde bir kaç kez sektirebilen, hayatın altını üstüne getirebilen
ılgın rüzgarların cazibesine kapılmadan, evlerinin avlusunda hüzünlerini ipe serer gibi bembeyaz çamaşırlarını ipe seren, sırça köşkün vanilya kokulu kadınları hep aşkı özler.

Göğüslerinden bereket, hançerlerinden feryat ve rahimlerinden hayat fışkırır mütemadiyen.

Sessiz bir türkü yakılır kadere, gecenin koynuna sığınırken, ve örselenir ve dizginlenir ve hırpalanır en tutkulu arzuların pençesindeki şeffaf tenli kadınlar ve sessizce yemek pişirirler içlerindeki tutkuyu bastırırken
ve hep bir ses fısıldar kulaklarına.

Adanmış hayatlar, kurulmuş hayaller, kurutulmuş domatesler ve ertelenmiş aşklar hep raftaki kavanozlarda saklı durur,  rüzgar çıktımı ipe astıkları çamaşırlar kurur ve ne kadar inkar ederlerse etsinler yaşayamadıkları aşklar, bahçeye ektikleri erik ağacı gibi hep göldede durur.

Konuk Yazar:Elif Şenel


Yorumlar