TARİH İÇİNDE TARİH;TATAVLA

İstanbul’un en eski semtlerinden biri olma özelliğini taşıyan Tatavla, şimdiki adıyla Kurtuluş, birçok kültürden ve dinden insanları ağırlama özelliği ile kozmopolit bir yapıya sahip. Tatavla’nın kelime anlamı Rumca’dan gelmektedir.  İstanbul’un yeni yeni oluşturulan semtlerine göre çok daha eski ve mihenk taşı olma özelliği de pek tabii bulunmaktadır. Bu semt Taksim ile Okmeydanı arasında yer almakta. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yerleşimin başladığı bu bölgede, İstanbul’un fethinden önce yerleşimden pek söz edilemez. Bu alanda padişahın atlarının otladığı bilinmektedir. Tatavla halkının genel olarak Sakız Adası kökenli olduğu da söylenmektedir. Ege Adaları’nın Osmanlı tarafından fethiyle birlikte bu adalarda ikamet eden Rumlar, Kanuni tarafından Haliç Tersanesi’nde çalıştırılmak üzere İstanbul’a getirilmiştir. Burada çalışan Rumlar genelde Kasımpaşa mevkisine yerleşmiştir. Ancak Rumların bu mevkiye yerleştirilmesi için azat edilmeleri gerekmekteydi.



Kasımpaşa’da ikamet eden Rumlar Aya Dimitri Kilisesi ile özdeşleşmişti. Ancak bir süre sonra Müslüman nüfusun fazla olduğu bu semtte, Aya Dimitri kilisesi camiye dönüştürülmüştür. Kilise camiye dönüştürüldükten sonra burada ikamet eden Rumlar, Tatavla’ya yerleşmeye karar vermiştir. Ayrıca Haliç Tersanesi’nde çalıştırılan Rumlar, azat edildikten sonra geriye dönmezler. İstanbul’da kalıp burada evlendikleri rivayet edilir. İlk yerleşmelerin bu şekilde olduğu kanısı da mevcuttur.



Tatavla mimari olarak Tarlabaşı semtine benzemektedir. Dar ve uzun sokaklarına yapılmış cumbalı evleriyle karşılar bizi. Ayrıca eğlence kültürünün başkenti olarak tanımlayabiliriz Tatavla’yı. Küçük meyhaneleri ve Tatavla havalarıyla küçük bir Rum gettosu desek yanlış olmaz. Ayrıca iç işlerinde de serbest olduğu söylenebilir. Osmanlı döneminde bir fermanla buraya Rum vatandaşlardan başka bir toplumun ikameti yasaklanmıştır. Hatta öyle ki, Osmanlı’nın bazı dönemlerinde kendi kendini idare eden bir semt olarak anılmaktadır.

Ancak yakın tarihimize yaklaştıkça bu semtin geçmiş dönem siyasi gündeminden nasibini aldığını net bir şekilde görebiliyoruz. Sırasıyla Varlık Vergisi, 6-7 Eylül Olayları, Kıbrıs Barış Harekatı sayılabilir. Bu olayların Rum halkının buradan göç etmesine neden olmuştur. Tüm İstanbul’u etkileyen bu göç dalgası komşusu olan Tarlabaşı semtini olduğu gibi Tatavla’yı da etkilemiştir. Çoğu insan mezarlarını bırakıp göç etmek zorunda kalmıştır. Bazıları ise direnmiş, neden kalıyorsunuz dediklerinde ‘’mezarlarımızı terk edemem’’ demiştir.  Bu mağduriyetler içerisinde Tatavla halkı hayatlarını sürdürmeye çalışmıştır. Bu siyasi meseleleri başlıklar halinde açmak istiyorum..  Ancak büyük Tatavla Yangını’da bu semt için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Binaların ahşap olması ve bitişikliği sebebiyle hızla büyüyen yangın neredeyse bütün Tatavla’yı kül etmiştir. Semt bu yangından sonra adeta yeni baştan inşa edilmek durumunda kalmıştır. Semt şimdiki Kurtuluş adını bu yangından sonra almıştır. Bu büyük yangının tarihi ise 1929 yılıdır..




1.Varlık Vergisi

Bu kanun hiçbir dini ya da etnik grubu hedef almamaktadır başkış açısıyla yola çıkmıştır. Ancak durumun iç yüzü başkadır. Şükrü Saraçoğlu ekonomil bağımsızlık söylemleriyle, mecliste kapalı oturumda bunu tartışmış ve bu kanun meclisten geçmiştir. Bu dile kolay olan kanunun özellikle Rum ve Ermeni vatandaşlar için yükü oldukça fazladır. Gayrimüslim halkın vergileri fahiş denebilecek seviyede arttırılmış ve Tatavla halkı da bundan nasibini almıştır. Vergiyi zamanında ödemeyen halkın taşınmazlarına devlet tarafından el konulacaktır. Ayrıca bu vergiyi zamanında ödemeyen halk için toplama kampları kurulmuştur. Bu sebepten dolayı Tatavla ve Türkiye gayrimüslim halkının taşınmazlarını satıp, kirada oturmak zorunda olduklarını gözlemliyoruz. Tatavla halkı özelinde konuşacak olursak, burada yaşayan halk geçimini memuriyetle sağlamaktadır ve bu ağır vergi yükünün altından kesinlikle kalkamayacaktır. Tatavla semtinden ve Türkiye genelinde gayrimüslim halktan ilk kopmalar bu şekilde yaşanmıştır desek yanılmış olmayız. Zamanının gazeteleri bu kanunun çıktığı dönemde üzerine düşeni yapmış, çeşitli karikatürler ve sür manşetler ile kanunu destekleyen yazılar yazmıştır. Toplama kamplarının ilk adresi ise Aşkale’dir.



 

2. 6-7 Eylül Olayları

Ülkenin mozaik betimlemesine büyük bir darbe vuran bu tarih, tarihimizde keşke olmasaydı diyeceğimiz yegane günlerden birisiydi. Hatta iki güne kadar tahribatı sokaklardan kalkmadı. Atatürk’ün Selanik’te ki evi bombalandı haberi gündeme bomba gibi düştü. Tirajı çok düşük olan gazete aynı gün içinde ikinci baskısını dahi yaptı. Ayrıca bu haberin Kıbrıs görüşmelerine denk gelmesi olayın boyutunu biraz daha arttıracağa benziyordu. Galeyana gelen topluluk kazma kürek sokağa çıkarak yağmaya ve tahribata başladılar. Gayrimüslimlerin taşınmazları büyük zarar gördü. İlk saldırı Şişli’de ki Haylayf pastanesine yapıldı. Bu lokasyon ise Tatavla mevkisine hiç uzak sayılmazdı. Tahmin edeceğiniz üzere Tatavla halkı da bu saldırılardan ve yağmalardan nasibini aldı. Görüştüğüm bir Rum büyüğümün, yatalak hasta halasının yatağının yağmacılar tarafından kırıldığını söylediğinde olayın şiddeti ve boyutu hakkında tam fikrim oluştu. Aslında burada bu yağmayı yapanlara değil bu zihniyeti onların kafasına kimin soktuğuyla ilgilenmek çok daha yararlı olabilir diye düşünüyorum. Olaylardan ve kilise, mezar ve taşınmazların tahribatından sonra ‘’Galiba biraz abarttık’’ diyen siyasilerimiz de mevcuttu. Sanırım o da doğan güneşle tahribatın ne kadar büyük olduğunu anlamış olacak. Bu olaydan sonra binlerce Rum Tatavla’dan ve Türkiye’den göç etti. Yine ellerinde kalan taşınmazları bırakarak gittiler.. İlerleyen yıllarda bu taşınmazlar işgal edilecek ve tapusuz birer daireye dönüşecekti. Daha sonrasında ise tabiki kentsel dönüşüm.. Ayrıca şimdiki Rum nüfusunun 2.500’ün altına düşmesinde bu olayın büyük bir etkisi mevcut.


                                                                                                  














3. Kıbrıs Barış Harekatı

Varlık Vergisi’nin yürürlüğe girdiği tarihlerde Kıbrıs görüşmelerinin yapılması ve aynı zamanda 6-7 Eylül olaylarında kırılan güven, bu harekatta Rum ve gayrimüslim halkı tedirgin etti. Yakın tarihte yaşanmış acı tecrübeler ve alınan derin yara, gayrimüslim halkı yine bavul toplamaya ve taşınmazlarını satmaya mecbur etti. Bu tarihten sonra hem Tatavla’da hem Türkiye genelinde Rum ve gayrimüslim vatandaş nüfusunda büyük düşüşler yaşanmıştır.

Kısacası gelişen dünyada ve değişen İstanbul’da Tatavla yaşadığı bunca acıya ve yıkıma rağmen hala yerli yerinde durmakta. Madam Despina’nın meyhanesi, haber edilip gelen, şarkılara konu olan, Bomonti’den davet edilen sevgili.. Hepsi hala yerli yerinde sayılır.. Kırılmasa da çatlayan mozaiğimizin en azından hiç kırılmaması umuduyla.. Sen çok yaşa Küçük Rum Gettosu..




                                                                                                                                  Levent KURU








Fotoğraf6 Kaynak: http://www.tatavla.org/newpage.php?pid=34




Yorumlar